İbad Huseyinov - Toprak bütünlüğü mücadelesinde bir kahramanlık hikayesi - FOTO
Toprak bütünlüğü mücadelesinde bir kahramanlık hikayesi - 1
Mehmet R. ARVAS (mrarvas7@hotmail.com)
1993 yılının Haziran ayında İbad Huseyinov, Ermenistan terör örgütü olan ve daha çok da Türk diplomatlarına karşı kullanılan Asala Lideri Monte Melkonyan’ı, Ermenilerin Azerbaycan topraklarını işgali dönemimde işgal altındaki Azerbaycan’ın bir köyünde karşılaşmaları sonucu öldürmüştür. İbad Huseyinov ile yaptığımız bir söyleşide anlattıklarını Türk medyasına da taşımak istedim. Bu Azerbaycan’ın toprak bütünlüğü uğruna verdiği Ermenistan ve Rus Ordusu karşısındaki mücadelesinde bir Hocavend kahramanlık hikayesidir.
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in “Azerbaycan Bayra]i” (Orden) nişanıyla ödüllendirdiği Azerbaycan Halk Kahramanı İbad Huseyinov, ayrica Hocavend de gostermis oldu[u kahramanliktan dolayi 1994 yilinda Azerbaycan Milli Lideri Haydar Aliyev tarafindan da `Azerbaycan milli Karamani` unvanina layik gorulmustur. 1991-1994 yıllarında Ermenistan ile yapılan savaşa katılmış ve Özel Tim Harekat birliğine liderlik etmiştir. İbad Huseyinov, çok sayıda da sıcak çatışmaya bizzat girmiş ve birçoğunda da tek başına kalmıştır ve mücadeleyi sürdürmüştür. Azerbaycan İstihbarat Bakanlığından verilen bir talimatla Hocavendi ve Ağcabedi rayonunlarinda bir operasyon yaptıklarını söyleyen İbad Huseyinov, yaptiklari çatışmaları ve terör örgütü Asala lideri Melkonyan`i ele geçirdiklerini şöyle anlatıyor:
“Topraklarımızı korumak için Ermenistan ordusuyla çok sayıda çatışmalara girdim ve çok iyi hatırlıyorum bir keresinde yaptığımız bir çatışmada çok fazla yaralı ve ölü vermiştik. Yaralı arkadaşların çığlıkları ve beni çağırmalarına bakmaksızın ilerlemiştim ve ilerlerken de farklı sesler çıkararak ateş ediyordum ki kalabalık olduğumuz bilinsin. Tabi bu düşünceyle de oradaki Ermeni birliğini geri püskürdük. Ama geri dönüp arkadaşlarıma yardım etseydim beklide daha kötü bir netice elde edecektik. Destek birlik gelene kadar ben Ermeni birliklerin kaçıp terk ettiği bir depoda bulduğum yemeklerle kahvaltı yapıyordum. Vatan sevgisi bana hiçbir zaman çarpışırken korku yaşatmadı bu yüzden de tek başıma bile kaldığımda mücadeleme devam etmişimdir. Bazen komutanlarımız geri çağırsalar da geri gelmiyor, mevzii ekibimle koruyor ve hep en ileride bunuyorduk.
Melkonyan’ı ele geçirdiğimiz operasyonda ise öncelikle bize, Melkonyan’ın da o bölgede olduğu ve oraya bir operasyon yapmamız talimatı verildi. 12 kişilik ekibimle işgal altındaki topraklara geçtik. Tabi biz o zamanlar aslında O’nun terör örgütü Asala lideri Melkonyan olduğunu bilmiyor, sadece “Avo” lakaplı Ermeni ordusu için önemli biri olduğunu biliyorduk. Ama operasyon sonrası basında çıkan haberlerden, ele geçirdiğimiz “Avo” lakaplı komutanın, “Avo lakaplı Monte Melkonyan” olduğunu öğrendik.
O zamanlar henüz 21 yaşındaydım ve ekibimdekilerde tamamen geçlerden ibarettik. Sınıra yakın bir yerden araçsız şekilde beraberimdekilerle olarca kilometre yürüdük. Rus ordusunun donanımından da yararlanan Ermenistan ordusu karşısında elimizde sadece taşıyabileceğimiz kadar kurşun, bir silah ve birkaç tane de el bombası vardı. Tabi bizler elimizden gelenin en iyisini yapmalıydık.
Operasyon yaptığımız bölgede benim doğduğum yer olan Muğanlı Köyü’nün olması da jeopolitik açıdan bize kolaylık sağladı. Her yeri çok iyi tanıyordum ama buna rağmen beraberimdekilere hiçbir şekilde saklanmayacağımızı söyledim ve sanki oradan biriymiş imajıyla serbestçe geziyorduk. Zaten başka türlü onlar çok kısa sürede bizi yakalarlardı. Köyün içine dağıldık ben tam okuduğum okulun bahçesindeydim ve orada ilk defa “Avo” lakaplı Melkonyan’la karşılaştık ben onun Melkonyan olduğunu o zaman bilmiyordum. Fakat bir komutan olduğu belliydi. Direk silahımı doğrultup uyarıda bulununca, şok içinde yüzüme bakarak, nereden ve neden geldiğimi anlamış ifadesiyle baktı. Bizim bu rastlantımız onunsa uzun zamandır beklediği yakalanma ve hesap verme anı oldu. O durumda bile soğukkanlılıkla beni lafa tuttu ve aynı zamanda da baş aşağı olan silahını bana doğrulmak için yavaşça kaldırıyordu. Bunu biraz geçte olsa fark eder etmez iki el ateştim. Yere düştü ve bende bıçağımı çıkarım üzerine hücum ettim. Bıçağımı boynuna dayadığımda bana Türkçe olarak “Kesme beni.. Ne olur Kesme!” dedi. Bu da beni çok şaşırtmıştı. Aradığımızı mı bulmuştuk düşüncesiyle teyit amaçlı gerekeni yaptıktan sonra cesedin üzerindeki tüm eşya, belge ve olan fotoğrafları yanıma aldım cesedi de bir köşeye sakladım.
Ekibimle bir araya toplandığımızda ortalık asker kaynıyordu ve onlara durumu anlattım. Daha sonra ise bir yerde saklanmaya başladık. Askerlerin “Avo!... Avo!...” diye bağırarak onu aramalarından kesin olarak elimizdekinin “Avo” lakaplı komutan olduğunu anlamıştık. Ne pahasına olursa olsun onu götürecektim. Tabi bir kaç yıl sonra medyada çıkan haberlerden de “Avo” lakaplı komutanın “Monte Melkonyan” oldu da ortaya cıktı. Bizler ekibimle orada 3 güne yakın aç ve susuz şekilde saklı kaldık ve yoğunluk da artık azalmıştı. Bu fırsatla da yine üzerimizde zaten herkeste olduğu gibi Sovyet kıyafetleri vardı ve fark edilmiyordu ve aynı taktikle saklanmadan açıktan Azerbaycan tarafına doğru yol aldık. Onlar bizi en uç saklanılacak yerlerde ararken biz onlarının gözünün önünden kendi tarafımıza geçtik. Geçtikten sonra ben birkaç kes havaya ateş açtım ve onara artık ketçiğimizin işaretini de verdim. Hemen telsizle bizimkilere de haber verdik ki, gelenlerin biz olduğumuzu bilip ateş açmasınlar.
Birliğe vardığımızda bizden haber alamadıklarından ölmüş olduğumuzu düşündüklerini öğrendik ve bizi büyük bir mutlulukla karşıladılar. Malum haberi birliğe vermemizle de bu sevinç ikiye katlandı. Çünkü Melkonyan’ın ölümü İşgalci Ermeni Ordusuna büyük bir darbe vurmuştu. Bu olaydan sonra da artık bu bölgede Ermeni ordusu tarafından hiçbir saldırı yapılmadı.
Toprak bütünlüğü mücadelesinde bir kahramanlık hikayesi - 2
Mehmet R. ARVAS (mrarvas7@hotmail.com)
Azerbaycan Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev’in“Azerbaycan Bayrağı” nişanı ile ödüllendirdiği, Halk Kahramanı unvanına layık görülen İbad Huseyinov, 1970 yılında Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ bölgesinde bulunan Hocavend rayonunun Muğanlı köyünde doğdu.
Yazımızın birinci kısmında Kahramanımız İbad’ın Hocevend’de Azerbaycan’ın toprak bütünlüğü yolunda verdiği mücadelesi sırasında, daha çok Türk diplomatlarına karşı kullanılan Ermeni terör örgütü ASALA’nın Lideri Monte Melkonyan’ın sonunu getirmesinden bahsettik. Bu olayın gerçekleşmesiyle Azerbaycan, kilit bir noktayı Ermenistan’a kaptırmamış ve savunmasını daha da iyi şekilde yapma şansı elde etmiştir.
Azerbaycan’ın Ermeni ordusu tarafından işgal edilmiş bölgelerde ve özelliklede Hocevend’de mücadelesine devam eden İbad Huseyinov’un anlattıklarına göre, “Avo” lakaplı Melkonyan’ın ölümünden sonra Ermeni birlikleri geri çekildi ve bir daha da söz konusu bu kilit noktası olan Nergiz tepede (7-11 asırlara ait olan oğuz mezarlıklarının da bulundu yer) herhangi bir saldırı yaşanmadı. Rus medyasında da, Melkonyan için “Ermenistan büyük bir kahramanını kaybetti” şeklinde haberler yayınlandı. Ermenistan genelinde 3 gün matem geçirildi.
Azerbaycan Milli Lideri Haydar Aliyev’in yönetime geç geldiğine de değinen Husesyinov, “Eğer Haydar Aliyev 1991 yılında başa gelseydi, bir karış toprak kaybetmezdik” dedi. İbad’ın sözlerine göre, hem orduda hem de hakimiyette söz konusu olan ciddi iktidarsızlık Haydar Aliyev’in 1993 yılındaki girişimleriyle son buldu. Ordudaki yönetim boşluğu nedeniyle bölüklerden birinin komutanı Elikram Humbatov, Monte Melkonyan’nın ölümünden sonra karşı tarafla işbirliğine girer ve Hocavend bölgesini Ermenilere teslim ederek, karşılığında Talış-Muğam Cumhuriyetini ilan eder. Fakat İbad ve ekibinin gösterdikleri kahramanca başarıyla Nergiz tepe ve civarı kontrolünün elde edilmiş oldu. Böylece de stratejik olarak Azerbaycan, Hankendi, Şuşa, Hocalı ve hatta direk Ermenistan’a giden yolu kontrolüne geçirmiştir. Ayrıca buranın tutulmasıyla da Karabağ Ermeni birlikleri ile Ermenistan’la alakası kesilerek çembere alınmış oldu. 1994 yazında bölgeyi ziyaret eden Haydar Aliyev, burada yaşanmış bu kahramanlık olayından dolayı İbad Hüseyinov’u halk kahramanı unvanına layık görür.
Sovyet Ordusunda da özel tim komandosu olarak askerliğini yapan İbad Huseyinov, mücadelesi sürecinde cephede mayına basması sonucu meydana gelen patlamada ağır şekilde yaralanır. Bir ay gibi bir müddet komada kalır ve uyandığında ise bedeninin bazı uzuvları işlevsizdir. Bu haliyle bile cepheye geri dönen İbad, gösterdiği azim ve hırsından işlevsiz uzuvlar çalışmaya başlar.
Azerbaycan’ın Hocavend rayonunun merkezi Hocavend şehridir. Hocavend, 2 Ekim 1992'den itibaren Ermenistan Silahlı Kuvvetlerinin işgali altındadır. 17 Şubat 1992 yılında Aramo, Arabo ve Avo’nun (Monte Melkonyan) birliklerinden oluşan Ermeni paralı askerler, Hankendi’de bulanan BDT’nin 366 Motorize Piyade Alayı desteğiyle stratejik önem taşıyan Garadağlı köyünü işgal ettiler. Garadağlı köyü işgali sırasında savaşlarında 54’ü aynı günde olmak üzere toplam 91 kişi öldürüldü. Hocavend bölgesinde genel olarak ise, paralı Ermeni askerleri ile mücadele döneminde, bu askerler 15’i kadın, 13’ü çocuk olmakla toplam 145 Azerbaycanlıyı katletti.
Ermeniler, Hocavend bölgesinin adını değiştirerek, Sovyet döneminde önde gelen Komünistlerden olan Martuni Mesnikan’nın adıyla bölgeye Martuni demişlerdir. Yüzölçümü 145 bin 647 hektar olan Hocavend rayonu 2 Ekim 1992 tarihinde Ermenistan tarafından işgal edildi. Genel alanı 25,5 bin hektar olan Hocavend ormanındaki ağaçlar kesilerek Ermenistan’a taşınarak, Honaşen nehri çıvarındaki doğal orman yok edildi.
Azerbaycan Cumhuriyeti Çevre ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı'nın "İşgal altındaki Azerbaycan topraklarında çevreye ve doğal kaynaklara olan yıkıcı etkileri izleyen Operasyonel Merkezi”nin elde ettiği bilgilere göre, bölgede ayrıca yetiştirilen uyuşturucu çeşitli ülkelere satılıyor. Araziler sürekli yakılarak güzel tabiat tamamen yok edildi.
İki Güney Kafkasya ülkesi arasındaki Karabağ sorunu, Ermenistan`ın Azerbaycan`a yönelik toprak iddiaları üzerine Şubat 1988`de başlamış ve Ermenistan ordusunun Azerbaycan`a saldırması üzerine savaşa dönüşmüştür. Mayıs 1994`te iki ülke arasında ateşkes anlaşması imzalanmıştır. Ateşkese kadarki süreçte Ermenistan Azerbaycan`ın yaklaşık olarak 20%-ni işgal etmiş ve halen işgal altında tutmaktadır. BM Güvenlik Konseyi`nin aldığı 4 karara rağmen Ermenistan bu toprakları halen işgal altında tutmaktadır. Bunun dışında Avrupa Konseyi ve çok sayıda diğer uluslararası kuruluş da Ermenistan`ın işgalci politikasına ilişkin kınayıcı kararlar almıştır.
1987-1989 yılları arasında Ermenistan’dan 200 bin Azerbaycanlı zorunlu olarak göç ettirilmiş, 1992-1994 yılları arasındaki sıcak çatışmada ise 40 binden fazla Azerbaycan vatandaşı hayatını kaybetmiştir. 1994 yılında imzalanan ateşkes anlaşmasından bu yana Eşbaşkanlığını Rusya, Fransa ve ABD`nin yaptığı Minsk Grubu`nun himayesinde halen sonuçsuz barış görüşmeleri sürdürülmektedir. Ermenistan, Ermeni güçlerinin Dağlık Karabağ ve bölge rayonları terk etmesine dair BM Güvenlik Konseyi'nin kabul ettiği ilgili dört kararını bugüne kadar yerine getirmemiştir.
Комментарии: